Çevrimiçi Dil Sözlükleri

Sense: Thief

Temel Çeviriler
İngilizce		Türkçe
sense n	(smell, sight, touch, etc.)	duyu, his i.
	Dogs have a keen sense of smell.
	Köpeklerin koku alma duyusu çok keskindir.
sense n	(rational thinking)	mantık, akıl i.
	He had the sense to go home before it started raining.
	Aklımı kullanıp, yağmur başlamadan önce eve gittim.
sense n	(perception)	algı i.
		seziş, his i.
	I have the sense that she is telling the truth.
senses npl	(judgment, sanity)	akıl sağlığı i.
		muhakeme i.
	The poor man has lost his senses.
sense [sth]⇒ vtr	(become aware of)	fark etmek, sezinlemek, duyumsamak geçişli f.
	He suddenly sensed another person in the room.
	Birden odada başka birinin daha olduğunu fark etti.
sense, sense that vtr	(detect)	sezmek geçişli f.
		algılamak geçişli f.
		hissetmek geçişli f.
	I sensed that she was telling the truth.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Ek Çeviriler
İngilizce		Türkçe
sense n	(consensus)	ortak karar i.
		ortak görüş, ortak fikir i.
	The sense of the people is that this law is right.
sense n	(meaning)	anlam, mana i.
	It's hard to get the sense of this phrase.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Bileşik Şekiller:
İngilizce		Türkçe
common sense n	(practical thinking)	sağduyu, aklıselim i.
	He's an educated man, but he doesn't have much common sense.
good sense n	(sensible judgement)	sağduyu i.
	It is good sense to take the time to carefully consider the available options.
in a sense adv	(in some ways)	bir anlamda z.
		bir bakıma z.
	It's pretty in a sense, yes, but in truth it isn't really beautiful.
make sense v expr	(be logical)	mantıklı olmak f.
	It makes sense to book train tickets in advance because they are cheaper.
make sense v expr	(be comprehensible)	anlaşılır olmak f.
		anlam ifade etmek f.
	After her stroke nothing the patient said made sense.
make sense of [sth] v expr	(work out meaning of)	anlamını kavramak geçişli f.
		anlamlandırmak, manalandırmak geçişli f.
	The Egyptologist tried to make sense of the hieroglyphics.
not make sense v expr	(be illogical)	anlam ifade etmemek, anlamsız/manasız olmak f.
		mantıksız olmak f.
	It does not make sense to butter your bread with axle grease.
not make sense v expr	(be incomprehensible)	anlamsız olmak, manasız olmak f.
	Ainsley was drunk and what he was saying was not making sense.
sense of belonging n	(feeling of being accepted or fitting in)	aidiyet hissi i.
		aitlik duygusu i.
	A sense of belonging is important to teenagers as they form their own identity.
sense of humor (US), sense of humour (UK) n	(finding things funny)	espri anlayışı i.
		mizah anlayışı i.
	Wally has a strange sense of humor: he's always making jokes that no-one else understands.
sense of self n	(idea of your own identity)	benlik bilinci, benlik algısı i.
	Carolyn is a confident young woman with a strong sense of self.
sixth sense n	(supernatural perception)	altıncı his, önsezi i.
	Charlie can see ghosts: he was born with the sixth sense.
sixth sense n	figurative (intuition, instinct)	önsezi i.
		içgüdü i.
	He has a sixth sense for when things are about to go wrong.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Sense: Thief' sözcüğü/sözcükleri ile ilgili forum tartışmaları:

• Go to Preferences page and choose from different actions for taps or mouse clicks.

"Sense: Thief" için Google Çeviri'nin tercümesine göz atabilirsiniz.

Diğer dillerde: İspanyolca | Fransızca | İtalyanca | Portekizce | Romence | Almanca | Hollandaca | İsveççe | Rusça | Polonyaca (Lehçe) | Çekçe | Yunanca | Çince | Japonca | Korece | Arapça